Geçtiğimiz günlerde yazdığım yazım Mutlu olmak için şanslı insanlar mı olmak gerekir diye aslında Mutlu olmak biraz da kişinin kendi elinde… Elbette ki mutsuz olmak da! Çünkü; mutluluk da mutsuzluk son dönemlerde bir tercih meselesi haline geldi… Hayata karşı bakış açınız bardağın hangi tarafını gördüğümüz mutlu olup olmayacağımızı belirtileridir…
Benim merak ettiğim şey aslında insanların Mutlu olmak için neye sahip olmak gerektiğidir?
İnsanların Mutlu olmak için çok mu paraları olması gerekir? İnsan para sahibi olunca mutlu olur mu? Bence olur neden olmayınca insan çok sıkıntı çekiyor her konuda…
Çoğu kişiye göre mutlu olmak; sevgili bulmak, evlenmek, araba almak , ev sahibi olmak gibi emek verip ya da bir bedel ödedikten sonra mutlu olmak gibi…
Bazı kişilerin ise mutluluk anlayışı ise; başına konacak bir talih kuşu gibi görür mutluluğu ; eğer insanın şansı varsa mutlu olur yoksa mutsuz bence bu da çelişkili bir anlayış…
Peki, sizin mutluluk anlayışınız hangisi yada sizin anlayışınızdaki mutluluk belirtileri nedir? Siz mutluluğunuzdaki eksik parçaları yada var olan eksikleriniz tamamlanınca ulaşacağınız bir ruh hali gibi mi yoksa başınıza gelecek güzel bir şey olarak mı tanımlıyorsunuz?
Paranın mutluluk getirmeyeceği düşüncesi, “Easterlin Paradoksu” olarak da bilinmektedir. “Easterlin Paradoksu” gelirle mutluluğun hiçbir ilişkisinin olmadığını saptanmış olup 1970’i yılların başında Amerika, Japonya ve İngiltere’ gibi ülkelerde yaptığı araştırmalara göre, ailelerin geliri artınca mutluluk seviyelerini artmıyordu sonucunu ortaya koymuştur. Son yıllarda Amerika’da Gallup tarafından yapılan araştırmalar da bu olguyu ortaya koydu. Esas olan konu ise; “geçinecek kadar bir gelire” sahip olmaktı, bunun üzerine çıkılınca mutluluk artmıyordu düşüncesiydi…
Ama bunun tersi yani geçinecek kadar gelire sahip olmamak da mutsuzluk getirir.
Amerika’da piyangodan büyük ikramiyeyi kazananlar üzerinde yapılan bir araştırmada da benzer bir sonuç elde edildi. Fakat Piyangoyu kazanan şanslı insanların mutlulukları ortalama bir yıl sürüyordu…
Antik Yunan tarihinde mutluluk, ahlaklı olmak ve erdemli bir hayat yaşamak demekti ve Aristo’ya göre de “Mutluluk, insan yaşamının tek amacıdır. Hayatımız boyunca harcadığımız tüm çabalar mutlu olmak içindir ve mutluluk, ancak erdeme ve kusursuz bir karaktere ulaşarak yakalanabilir olmaktır. Kişi ancak hayatının bütününü soylu bir biçimde yaşarsa mutlu olabilir.”
İslâm dünyasında Eflatun olarak bilinen, Antik klâsik Yunan filozofu, matematikçi Eflatun ise; mutluluğun akıl, fiziksel arzular ve ruhun uyumuyla yakalanacağını söylemiş ve Bugün “New Age” akımıyla yeniden yükselişe geçen “ruh-zihin-beden” üçlüsüyle ilişkilendirip anlatılmak istenen mutluluk anlayışı için Eflatun’un öğretisine dayanır…
Bence en güzel mutluluk tariflerinden birini de Helenistik felsefenin en önemli düşünürlerinden biri olan Epikür yapmıştır. “Mutlu olmak için insanın üç şeye ihtiyacı vardır: “Dostluk, Özgürlük ve Düşünmek.” Olarak tanımlamıştır.
“Bir şey yiyip içmeden önce ne yiyip içeceğinizi değil, kiminle yiyip içeceğinizi düşünün; çünkü yanında arkadaşı olmaksızın yemek yemek ancak bir aslana ya da kurda mahsustur.” diyen Epikür, gerçek mutluluğun insanın içinden geldiğine inanır ve Ona göre mutlu olmak için insanın maddiyata ihtiyacı yoktur düşüncesini ortaya koyar.
Epikür’ün mutluluğu bulma yolundaki düşünce tarzı son derece yalındır; evinin bahçesinde buluştuğu dostlarıyla sıradan yiyecekler yemekten ve sohbetten zevk aldığı için Epikür ve arkadaşlarının “Bahçe filozofları” diye ünlenmeleri bu yüzdendir.
Fransız filozof, matematikçi ve yazar René Descartes, mutluluğu “bir ruh memnunluğu ve iç hoşnutluğu” olarak tanımlamış René Descartes’a göre mutluluk erdeme, erdem de aklın iyi kullanılmasına bağlı olduğunu savunur.
Nörolog Nancy Etcoff’un bir tezinde beynimizin evrimsel olarak mutluluk ve acıyı azaltmaya odaklı olduğunu söyler ve Şekerli şeylerin tadını doğuştan sevmemiz ve acı olanları da reddetmemiz, mutluluk arayışının içgüdüsel olduğu görüşünü destekler niteliktedir.
Bana göre ise mutluluk öğrenilen bir şeydir. Bence mutlu olmayı ya da mutsuz olmayı çocukluğumuzda öğrenmeye başlıyoruz. Mutluluk tamamen bizim kişisel tercihimizle elde edebileceğimiz bir ruh halidir.
Eğer sağlıklıysak ve geçinecek kadar da bir gelirimiz varsa hepimiz mutlu olabiliriz. Bunu hemen bile elde edebiliriz. Mutlu olmak için kimseye, hiçbir şeye ihtiyacımız yok bunu unutmayalım…
Mutluluk, sevgi ve şefkat ilişkileri içinde barındıran bir duygudur… Kimi zaman Daha çok para sahibi olmak, daha iyi bir hayat yaşamak mutlu olmak anlamına gelmiyor. İnsan içinde sevgiyi ve şefkati büyüttüğü zaman mutlu olmaya başlıyor… Ve mutluluk hayattaki “bedava” olan şeylerle bile elde ediliyor. Sevgi ve şefkat üzerine inşa edeceğimiz bir hayatımızın olması için zengin olmaya değil, sevgi ve şefkati paylaşacak insanlara ihtiyacımız olacağını anlamına da gelir…
Bir hayat arkadaşına, çocuklara ve dostlara ihtiyacımız var. Tıpkı Epikür’ün yaptığı gibi bu dostlarla sohbete ihtiyacımız olduğu gibi…
Bence Mutluluk bir zihin durumu olup Hayata nasıl baktığımızı zihnimizi nasıl cezalandırdığımızı eğittiğimizi bardağın hangi tarafını gördüğümüzü ve mutlu olup olmayacağımızı belirler.
Bu yüzden “Dalai Lama” Son derece modern ve rahat bir binanın yüzüncü katında, en yüksek teknolojiye sahip bir daire bile satın alsanız mutlu olamayabilirsiniz. Çünkü; Eğer zihinsel uyumu yakalayamazsanız arayacağınız tek şey belki de atlamak için bir pencere olmasıdır…” der.
Başından yeterince sıkıntı olan her insan bilir ki mutluluk için gerekli olan ne zenginlik, ne başarılı olmak, ne şöhret sahibi olmaktır. Mutluluk içinde bulunduğumuz durumları nasıl algıladığımız; yaşadıklarımızdan iç dünyamıza neyi aktardığınızdır. Tekrar etmek istiyorum, her gün yaşadığımız büyük ya da küçük deneyimlerden iç dünyamıza neyi, nasıl aktarmayı tercih ettiğimizdir .
Mutluluk sadece ve sadece insanların tercihidir.. İstersek hemen şimdi olduğumuz konumda mutlu olabileceğimizdir.
Yeter ki mutlu olmayı tercih etmek isteyin…
İlk Yorumu Siz Yapın