İstanbul deyince ilk akla gelen güzellikler Kız Kulesi, Galata Kulesi ve iki yakayı birbirine bağlayan boğaz köprüsüdür. İstanbul her dönem ulaşılamaz bir şehir olmuş ve birçok ülke bu şehri almak için çok çaba vermiştir. Muhteşem bir zekaya sahip olan Fatih Sultan Mehmet 1453’te bu güzel şehri topraklarımıza katmayı başarmıştır.
İstanbul her zaman gizemli ve büyüleyici bir şehir olma özelliğini sürdürmektedir. Ve onun bu eşsiz büyüsüne büyü katan iki önemli simge ise Kız Kulesi ve Galata Kulesidir. Biri Boğazı süsleyen, biri tüm şehri gözetleyen, İstanbul’a hakim. Kız Kulesi için ne şiirler, ne şarkılar yazılmıştır. Galata Kulesi pek çok filme konu olmuştur. Her ikisininde gündüz ayrı, gecesi ayrı bir güzeldir. Haklarında çok efsane var fakat belki de en güzeli, birbirlerine olan aşkları. Galata Kulesi denildiği vakit en çok duyulan iki ayrı efsanevi hikaye akıllara gelir. Efsanelerden biri; Romalılar zamanında, bir kadın ve erkeğin Galata Kulesi’ne ilk kez birlikte çıkarlarsa onların kesinlikle evlenmeleri ile neticeleneciğidir. Ama Galata Kulesi’ne çiftlerden biri daha önce çıktı ise bu tılsımın bozulacağına inanılır. Bir diğer efsane ise biraz daha masalsıdır. Galata Kulesi ve Kız Kulesi birbirlerine aşık iki kuledir. İki kule arasında yer alan büyük boğaz nedeniyle bu kulelerin kavuşmaları imkansızdır. Günden güne hasretleri daha da çoğalan kuleler, bir gün Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kuleye tırmanması sonucu aralarındaki boğazın artık problem olmaktan çıkacağını düşünürler. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Avrupa yakasından Anadolu yakasına uçması da aslında iki kulenin aşkına bağlanmaktadır. Rivayete göre; Hezarfen Ahmet Çelebi, Galata Kulesinin yüzyıllardır biriktirdiği mektupları yanına almış, uçuşu sırasında Kız Kulesi’ne bu mektupları bırakmıştır. Aşkının karşılıksız olmadığını anlayan Kız Kulesi ise mektuplardan sonra daha da güzelleşmeye başlamıştır. Galata Kulesi de sevgisinin karşılıksız ve tek taraflı olmadığını anlamış ve çok mutlu olmuştur. Birbirlerine duydukları bu derin duygular da onların yüzyıllara meydan okumasını sağlamıştır.
Galata Kulesi eski zamanlarda İsa Kulesi adlandırılırdı. Yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir. MS 500’lü yıllar olduğu söylenmektedir. Dünyanın en eski kulelerinden biri olan Galata Kulesi Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak inşa ettirilmiştir. 1204 yılındaki IV. Haçlı Seferinde geniş çapta zarar gören kule, daha sonra 1348 yılında “İsa Kulesi” adıyla yığma taşlar kullanılarak Cenevizliler tarafından Galata surlarına ek olarak yeniden inşa edilmiştir. 1348 yılında yeniden yapıldığında şehrin en büyük binası olmuştur. Galata Kulesi Venedikliler, Cenevizliler, Romalılar ve Osmanlılar tarafından tarih boyunca farklı amaçlar için kullanılmıştır. Osmanlı zamanında kadılık olan bölgelerden biridir.
Galata Kulesi deyince ilk aklan gelen kişi tabi ki Hezarfen Ahmet Çelebi’dir. Kendisi yüzyıllar önce aynı düşünceleri gerçekleştirmek isteyen İmam Cevheri adlı Türk bilgininden ilham almıştır. İstanbul halkının da meraklı gözleri arasında kendisini Galata Kulesinden boşluğa bırakan Hezarfen Ahmet Çelebi, lodos rüzgarının da etkisi ile uçarak İstanbul Boğazını aşar ve Üsküdar’a inmeyi başarır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de uçuş hakkındaki bilgiler mevcuttur.
Galata Kulesinin konumu itibarı ve tarihsel bir yapıya sahip olduğundan dolayı burada bir çok turist görmeniz olasıdır. Eğer İngilizce biliyor ve geliştirmekte istiyorsanız, Galata ve çevre bölgesi turist açısından zengin bir bölgedir. Bu sayede konuşma imkanı bulup, İngilizcenizi geliştirebilirsiniz. İstanbul tercüme bürosu çalışanları kadar İngilizceniz olmasa da kendi ihtiyaçlarınızı anlatabilecek kadar İngilizce öğrenebilirsiniz.
Ziyaretçilere açık olan Galata Kulesi içerisinde yer alan restorantda o muhteşem görüntüde güzel bir yemek yemek yada Kız kulesine karşı nefis bir kahve içmek isterseniz, bu güzel manzarayı kaçırmayın derim. Galata Kulesini gece saat 22.00’ye kadar ziyaret edebilirsiniz.
Ulaşım:
Özel araçla; Tarlabaşı yolundan Taksim’e çıkarken sol tarafta Galata Kulesi tabelasından içeri girerek ulaşabilirsiniz. Aracınızı kule çevresinde bulunan oto parklara bırakabilirsiniz.
Toplu ulaşımla; Öncelikle Taksim’e gelirsiniz. Ardından İstiklal Caddesini baştan sona geçtikten sonra caddenin sonundan yaklaşık 500 metre aşağıda kuleye ulaşabilirsiniz. Buradan yürüdüğünüzde muhteşem fotoğraflarda çekebilirsiniz. Eminönü tarafından gelmek isterseniz Karaköy yolu üzerinden Bankalar caddesinden yokuşu çıkarak ulaşım sağlayabilirsiniz ya da tüneli kullanabilirsiniz.
İlk Yorumu Siz Yapın